Hegel'den yola çıkarak: "var oluş" vs "varoluş"

7025

Deneyimli
Katılım
24 Mayıs 2024
Mesajlar
733
Makaleler
6
Çözümler
14
Beğeniler
1.300
Merhaba Techolay sakinleri,

Hegel'in diyalektik sistemi, varlık ve Yokluk'tan başlayarak oluş ve nihayetinde varoluş'a doğru bir düşünce devinimini temsil eder. Var ve oluş, varoluş'un oluşumunda farklı aşamalar olarak belirtilirken, varoluş, bu ikisinin sentezi ve aşılması olarak ortaya çıkar. Var oluş, hedef odaklı ve geçici bir varışken, varoluş, varlığın özüne ulaştığı nihai ve kalıcı bir varıştır. "bilinçdışı" kavramı, bilincin ötesindeki bilinmez alemi ifade ederken, "bilinç dışı" ise bilinçten çıkıp dışına varma hareketini tanımlar. Gerçek varış, varılanın idrakine varmak, hakikatini kavramaktır. Bu konuda biraz bu mefhumlara değinmeye çalışacağım.

Hegel'in muazzam eseri "mantık bilimi"nde bizlere sunduğu derin kavramsal dünyadan bazı incileri hatırlayalım:
  1. Varlık ve yokluk.
  2. Beliriş ve kayboluş.
  3. Oluş ve varoluş.
Hegelci diyalektiğin bu merhalesinde, kavramların dansı varlık ile açılışını yapar ve varoluş ile nihai bir senteze ulaşır. Var'dan oluş'un doğması, var ile oluş'un birleşerek varoluş'u meydana getirmesi üç aşamalı bir devinimle gerçekleşir. Var ve oluş birbirinden ayrı varlıklar olarak tezahür ettiğine göre, varoluş'un da var oluş'tan ayrı bir ontolojik düzlemde ele alınması zaruridir.

Var'ın ontolojik çıkış noktası, oluş'un ise varış noktası olduğu düzleminde:
  1. Var oluş, bu devinimde çıkış ile varış arasında bir ayrım tesis eder, bir köprü vazifesi görür.
  2. Varoluş ise, bu çıkış ve varış noktalarını bünyesinde barındıran, onları aşan ve birleştiren bir güzergâh, bir sentez olarak belirir.
Varış, ontolojik yolculuğumuzda iki farklı mertebede tecelli eder:
  1. Var oluş, hedefe varıştır; yani belirli bir gayeye, somut bir amaca yönelik hareketin nihayete ermesidir. Bu, fenomenal dünyada gerçekleşen, sınırlı ve geçici bir varış halidir.
  2. Varoluş ise amaca varıştır; yani varlığın özüne, nihai gayesine ulaşmasıdır. Bu, idealar dünyasında gerçekleşen, sınırsız ve kalıcı bir varış halidir.
Birleşik kelimeleri ayırmak, bu iki kavram arasındaki ontolojik farkı gözden kaçırmaktır. Türk dil kurumu sözlüğünde yer alan "bilinç dışı" ifadesi, bilinçten çıkıp dışına varmayı, yani bir hareket ve geçişi ifade eder. Oysa, terimin doğru kullanımı olan "bilinçdışı", bizzat o güzergahın kendisini, yani bilincin ötesindeki karanlık ve bilinmez alemi işaret eder.

Varış noktasına ulaşmak, yolculuğun nihayeti değildir; asıl varış, varılanın idrakine varmaktır. Olan bitenin farkına varmak, anlamını kavramak, hakikatine vakıf olmak, işte asıl varış budur.

Bu mütevazı çalışma hakkındaki her türlü soru, görüş ve değerlendirmenizi benimle paylaşmaktan lütfen çekinmeyiniz. Zihin açıcı okumalar ve verimli tartışmalar dilerim.
 
Geri
Yukarı Alt