İdeal Bir Yönetim Şekli Yoktur

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan Benjamin Linus
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
  • Mesaj Mesaj 11
  • Görüntüleme Görüntüleme 250

Benjamin Linus

Becerikli
Katılım
20 Aralık 2024
Mesajlar
443
Makaleler
2
Çözümler
1
Beğeniler
436
Neden sorusunu soruyorsunuz, biliyorum. Cevaplayayım: Hiçbir şey sabit değildir, buna evrendeki her şey dahildir. Bir şeyler değişebilir, belirli fiziksel kurallar vesaire hariç.

Bu sebeple yönetim şekilleri de sabit değildir, olamaz. 10 yıl önce farklı bir ekonomik plan uygulamak gerekirken 10 yıl sonra farklı bir ekonomik plan uygulamak gerekebilir. 10 yıl önce savaş yokken 10 yıl sonra savaş olabilir ve bu liste uzadıkça uzar. Ortama, duruma, olaylara göre değişiklikler olabilir.

Peki, bu noktada ne yapmamız lazım? Cevabı basit: Bu değişiklik kararlarını doğru kararlar olarak vermemiz lazım. Bunun için de en önemli şey, toplumun bilinç seviyesinin yüksek olmasıdır. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir toplum olması gerekir. Bunun için de en önemli şey, topluma kaliteli eğitim verilmesidir.

Bir toplumun ne kadarı bilinçli olursa o toplum için çoğu şey yolunda gider. Nedenini örnekler üzerinden açıklayayım: Eğer Hitler Almanyası'nın toplumunun büyük bir kısmı bilinçli olsaydı, ordu içerisindeki askerler komutanına karşı çıkar, "Buna izin vermeyiz, yaptığınız kötü bir şey!" diye eleştirir ve belki de II. Dünya Savaşı hiç yaşanmamış, nükleer bomba hiç atılmamış olurdu.

Peki, ya bir toplum bilinçli değilse ne olur? Hitler Almanyası gibi olur.

Biraz uzun anlattım ama benim düşüncem bu.
 
Son düzenleme:
Normatif demokrasi ideal yönetim şeklidir. Sadece bu şekilde yönetilebilecek ne ülke var ne koşullar var. Ama var sonuçta.
 
Dünyada aptallar çogunluktadır, akıllılar azınlıktadır.
Herkes akıllı olsaydı, akıllıların degeri olmazdı.
Demokroside esas çogunlugun sectigidir.
Siyasetçiler de çogunlugu çok ama çok sever,
Buna gore dunyayı kimler yonetir?:rolleyes:😁
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Öncelikle, yorumlara dikkat çekmek istiyorum. Hiç kimse söylenen fikri anlamak istememiş ya da anlamamış. İlk iki paragrafta "Neden böyledir?" sorunun cevabını verirken konu sahibi, kimse de "Neden böyle değildir?" sorusuna cevap vermeyip, sadece alternatif sunmuş. Tamam da neden? CEVAP YOK.. 🤷‍♂️

Burada ne kadar analitik, mantıklı, diyalektik düşünceden uzak olduğumuzu gözler önüne sermiş oluyoruz.

Konuya dönecek olursam, sana katılıyorum. Ama ben, senin gibi materyalist olarak duruma bakmıyorum. Ben mantığın ilkeleri hareketiyle bunu söylüyorum.

Örnek verecek olursam,

Kapitalist bir piyasayı destekleyen ülkede, insani sosyal hakların olması mantıksızlık içerir. Kapitalist bir piyasayı destekleyen ülke, "laissez faire" anlayışını benimsemek zorundadır. Bu anlayış, işçinin haklarını görmezden gelmeye kadar gider.

Peki, şu an ne oldu?

Bir zaman Marx, Londra'da gezerken açlıktan ölenler gördü. Yok pahasına çalışanlar gördü ve komün yaşam fikrini ortaya attı. Komünizm de teoride işlenebilirdi ama iletişim dünyasında geri kalmak demekti. Bu yüzden insani sosyal haklar, komünizm sayesinde bu zamana evrildi.

Ne %100 serbest piyasa ekonomisi ile bir yere varabilirsin, ne de %100 komünizm ile..

Bu diğer yönetim şekilleri için de geçerlidir.
 
Öncelikle, yorumlara dikkat çekmek istiyorum. Hiç kimse söylenen fikri anlamak istememiş ya da anlamamış. İlk iki paragrafta "Neden böyledir?" sorunun cevabını verirken konu sahibi, kimse de "Neden böyle değildir?" sorusuna cevap vermeyip, sadece alternatif sunmuş. Tamam da neden? CEVAP YOK.. 🤷‍♂️

Burada ne kadar analitik, mantıklı, diyalektik düşünceden uzak olduğumuzu gözler önüne sermiş oluyoruz.
Evet, ben de bunu pek anlamadım. Konu "En mantıklı yönetim şekli yoktur." üzerineydi, ancak çoğu kişi bir yönetim şekli önermeye çalışmış. Öneride bulunmaları bir noktaya kadar anlaşılır, ama benim tezimin 25-30 satır olmasına karşın, onlar konuyu 5-6 satırda toparlamaya çalışmış. Oysa, benim tezime karşıt bir tez geliştirip, yönetim şekillerini daha derinlemesine savunsalardı, tartışma daha güçlü olurdu.

Konuya dönecek olursam, sana katılıyorum. Ama ben, senin gibi materyalist olarak duruma bakmıyorum. Ben mantığın ilkeleri hareketiyle bunu söylüyorum.

Örnek verecek olursam,

Kapitalist bir piyasayı destekleyen ülkede, insani sosyal hakların olması mantıksızlık içerir. Kapitalist bir piyasayı destekleyen ülke, "laissez faire" anlayışını benimsemek zorundadır. Bu anlayış, işçinin haklarını görmezden gelmeye kadar gider.

Peki, şu an ne oldu?

Bir zaman Marx, Londra'da gezerken açlıktan ölenler gördü. Yok pahasına çalışanlar gördü ve komün yaşam fikrini ortaya attı. Komünizm de teoride işlenebilirdi ama iletişim dünyasında geri kalmak demekti. Bu yüzden insani sosyal haklar, komünizm sayesinde bu zamana evrildi.
Mantığın ilkelerini pek bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla bir şeyin sabit olacağını ve iki farklı şey olamayacağını savunuyordu. Benim metnim biraz materyalist olabilir, aslında yazarken öyle yazmak istememiştim. Zira evet, bir şeyler sabittir, ama bu sabit bence biraz yanlış anlaşılıyor. Mesela kapitalist sistem üzerinden düşünürsek, insanın sosyal haklarının olmayacağını söylemişsiniz. Buradaki doğruluk payı aşırı kapitalizm için doğru, ama doğru uygulanan kapitalizm için bence değil. Dünya üzerinde bu kategoriye girebileceğini düşündüğüm ABD var. Konuya eşitlik ilkesinden bakarsak, ABD'de bu konudaki en büyük sorun, eşit derecede sağlık imkanlarına ulaşamamak. Bunun da sebebi olarak bence yine yanlış bir şeyler yapıyorlar. Ne olabilir? Bu, herkesin elinde kazancını sürdürebileceği meslek olmaması olabilir. Bunun da en büyük sebebi bence ABD'nin yeterince iyi bir eğitim sisteminin olmaması (iyi diyorlar, bence değil ama). Benim dediğimde ise ana mesajda ayrıca belirtmedim ama toplumun her kesiminin bir görevi olması ve bu görevin karşılığını alması. Bunu da en iyi şekilde güzel, kaliteli bir eğitim ile yapılır. Fakat bu haliyle bile mesleği kazanç elde edemeyecek kitle olacak mıdır? Elbette evet. Fakat bunlar genellikle ya gereği kalmamış ya da hobi, eğlence işin içinde olan meslekler olur. Mesela, insanların sokaklara çöp atmamasını öğretirsek, çöpçü diye bir meslek kalmaz. Umarım doğru anlamışımdır.
 
Yönetim şekilleri; şekil olarak kalıp da onları uyguladığını zanneden ya da desteği olduğunu düşünen piyonların gücü ile beslendikçe, bu açmaz aynı devamlılığa sahip olacaktır.

Güç paylaşılmalıdır. Yetkenin tekelleşmesi, keyfiyete yol açabilir. Bu da yasalara bağlılık, kişisel çıkarlardan feragat gibi unsurlarla belki bertaraf edilebilir.

Taraftarlık (bunun da anlamı üzerine düşünmek lazım ki bir şekilde hayat içinde herhangi bir anda taraf olmamız gerekebilmektedir, zamandaki anlayıştan devam o vakit) ya da insanın andaki düşüncesine şaşmaz güveni; sistemlerin gelişmesindeki engellerden biridir.
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı Alt