Seçmediğimiz hayatı neden yaşıyoruz?

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan LOSTNT
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
  • Mesaj Mesaj 45
  • Görüntüleme Görüntüleme 876
  • Etiketler Etiketler
    neden
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Katılım
22 Aralık 2023
Mesajlar
608
Makaleler
1
Çözümler
6
Beğeniler
761
Doğduğum ülkeyi ben mi seçtim? Hayır. Doğduğum şehiri ben mi seçtim? Hayır. Doğduğum mahalleyi ben mi seçtim? Hayır. Ailemi ben mi seçtim? Hayır. Bu böyle gider... “Allah beni neden yarattı? Ben mi imtihan olmayı istedim? Yaratırken bana mı sordu? İnsan olarak yaratılmak ister misin?” gibi sorular akla geliyor. Eğer bana sorsaydı ben yaratılmayı istemeyecektim. Bu sorulara var olmayı ben istemedim, hayatı ben istemedim, yaşamayı ben istemedim, imtihan edilmeyi ben istemedim delinirdi muhtemelen. Peki kendi seçmediğimiz hayatı neden yaşıyoruz? Ve sonunda neden öbür dünyada yaptıklarımızdan hesap sorulacak deniliyor?

Baştan alalım; gittiğiniz okulu siz mi seçtiniz? Hayır, bana yakın olan yerlerdeki okullardan birini seçtim. Benim istediğim okul bambaşka olabilir de. Sınıf arkadaşınızı siz mi seçtiniz? Hayır, sınıfta olan insanlardan birini veya daha fazlasını ortak noktanız olduğu, fikirlerinizin veya düşünceleriniz benzer olduğu veya oynadığınız oyunlar benzer tür olduğu için siz seçtiniz. Kullandığınız markayı siz mi seçtiniz? Sayılı olanlardan en beğendiğinizi veya hoşunuza gideni seçtiniz. Sizin aradığınız marka beklentilerden daha üstte bir şey olabilir. Kısaca siz var olandan kendinize göre en iyisi olanı seçtiniz.

Bazı kısımları sonradan değiştirebilirsiniz. Mesela stediğiniz dili öğrenebilir, farklı şehre taşınabilir, başka ülkeye göç edilebilir. Ancak bunlar için de belli başlı zorluklar vardır. Kimisi yabancı dili akıcı şekilde 1 yılda da öğrenebilir 2 yılda da. Bu insanın zekasına ve anlama kapasitesine göre değişebilir. Yine zekamızı da biz seçmiyoruz. Doğduktan sonra değiştirseniz bile uyum sağlayamayacağız noktalar da vardır. Kimisine göre yabancı ülkelerdeki kültür, mizah, kişilik... Ben şu an yazılımcı olmak istesem, yıllarca uğraşsam bile olamayabilirim veya bir noktadan sonra bu iş benim boyutumu aşabilir. İşte herkesin üstesinden gelemeyeceği zorluklar bunlardır.
 
Doğduğum ülkeyi ben mi seçtim? Hayır. Doğduğum şehiri ben mi seçtim? Hayır. Doğduğum mahalleyi ben mi seçtim? Hayır. Ailemi ben mi seçtim? Hayır. Bu böyle gider... “Allah beni neden yarattı? Ben mi imtihan olmayı istedim? Yaratırken bana mı sordu? İnsan olarak yaratılmak ister misin?” gibi sorular akla geliyor. Eğer bana sorsaydı ben yaratılmayı istemeyecektim. Bu sorulara var olmayı ben istemedim, hayatı ben istemedim, yaşamayı ben istemedim, imtihan edilmeyi ben istemedim delinirdi muhtemelen. Peki kendi seçmediğimiz hayatı neden yaşıyoruz? Ve sonunda neden öbür dünyada yaptıklarımızdan hesap sorulacak deniliyor?

Baştan alalım; gittiğiniz okulu siz mi seçtiniz? Hayır, bana yakın olan yerlerdeki okullardan birini seçtim. Benim istediğim okul bambaşka olabilir de. Sınıf arkadaşınızı siz mi seçtiniz? Hayır, sınıfta olan insanlardan birini veya daha fazlasını ortak noktanız olduğu, fikirlerinizin veya düşünceleriniz benzer olduğu veya oynadığınız oyunlar benzer tür olduğu için siz seçtiniz. Kullandığınız markayı siz mi seçtiniz? Sayılı olanlardan en beğendiğinizi veya hoşunuza gideni seçtiniz. Sizin aradığınız marka beklentilerden daha üstte bir şey olabilir. Kısaca siz var olandan kendinize göre en iyisi olanı seçtiniz.

Bazı kısımları sonradan değiştirebilirsiniz. Mesela stediğiniz dili öğrenebilir, farklı şehre taşınabilir, başka ülkeye göç edilebilir. Ancak bunlar için de belli başlı zorluklar vardır. Kimisi yabancı dili akıcı şekilde 1 yılda da öğrenebilir 2 yılda da. Bu insanın zekasına ve anlama kapasitesine göre değişebilir. Yine zekamızı da biz seçmiyoruz. Doğduktan sonra değiştirseniz bile uyum sağlayamayacağız noktalar da vardır. Kimisine göre yabancı ülkelerdeki kültür, mizah, kişilik... Ben şu an yazılımcı olmak istesem, yıllarca uğraşsam bile olamayabilirim veya bir noktadan sonra bu iş benim boyutumu aşabilir. İşte herkesin üstesinden gelemeyeceği zorluklar bunlardır.
Başkalarını suçlayan adamın daha gidecek çok yolu vardır, kendini suçlayan adam yolun yarısındadır, kimseyi suçlamayan adam çoktan yolun sonuna gelmiştir... Bir Cin atasozu.
 
Doğduğum ülkeyi ben mi seçtim? Hayır. Doğduğum şehiri ben mi seçtim? Hayır. Doğduğum mahalleyi ben mi seçtim? Hayır. Ailemi ben mi seçtim? Hayır. Bu böyle gider... “Allah beni neden yarattı? Ben mi imtihan olmayı istedim? Yaratırken bana mı sordu? İnsan olarak yaratılmak ister misin?” gibi sorular akla geliyor. Eğer bana sorsaydı ben yaratılmayı istemeyecektim. Bu sorulara var olmayı ben istemedim, hayatı ben istemedim, yaşamayı ben istemedim, imtihan edilmeyi ben istemedim delinirdi muhtemelen. Peki kendi seçmediğimiz hayatı neden yaşıyoruz? Ve sonunda neden öbür dünyada yaptıklarımızdan hesap sorulacak deniliyor?

Baştan alalım; gittiğiniz okulu siz mi seçtiniz? Hayır, bana yakın olan yerlerdeki okullardan birini seçtim. Benim istediğim okul bambaşka olabilir de. Sınıf arkadaşınızı siz mi seçtiniz? Hayır, sınıfta olan insanlardan birini veya daha fazlasını ortak noktanız olduğu, fikirlerinizin veya düşünceleriniz benzer olduğu veya oynadığınız oyunlar benzer tür olduğu için siz seçtiniz. Kullandığınız markayı siz mi seçtiniz? Sayılı olanlardan en beğendiğinizi veya hoşunuza gideni seçtiniz. Sizin aradığınız marka beklentilerden daha üstte bir şey olabilir. Kısaca siz var olandan kendinize göre en iyisi olanı seçtiniz.

Bazı kısımları sonradan değiştirebilirsiniz. Mesela stediğiniz dili öğrenebilir, farklı şehre taşınabilir, başka ülkeye göç edilebilir. Ancak bunlar için de belli başlı zorluklar vardır. Kimisi yabancı dili akıcı şekilde 1 yılda da öğrenebilir 2 yılda da. Bu insanın zekasına ve anlama kapasitesine göre değişebilir. Yine zekamızı da biz seçmiyoruz. Doğduktan sonra değiştirseniz bile uyum sağlayamayacağız noktalar da vardır. Kimisine göre yabancı ülkelerdeki kültür, mizah, kişilik... Ben şu an yazılımcı olmak istesem, yıllarca uğraşsam bile olamayabilirim veya bir noktadan sonra bu iş benim boyutumu aşabilir. İşte herkesin üstesinden gelemeyeceği zorluklar bunlardır.
Güzel bir bakış açısı, dünyaya geleceğimizden doğumumuza kadar istek dışı durumlarla karşılaşıyoruz. Bu durumlar hayatın sonuna kadar devam ediyor, başımıza gelen iyi kötü neredeyse tüm olaylar bu şekilde gelişiyor. Dünyaya gelme isteği dışında sorgulama kısmında düşüncelerinize katılıyorum, gerek zeka gerek yetenek bunların ötesinde aile yapısı doğduğumuz coğrafya her kısımda üzerimizde bir etken fakat bunlar bizim bu dünyada değiştiremiyeceğimiz şeyler olduğunu görmezden gelmemize sebebiyet veremez. Hiç tahmin edemeyeceğimiz insanlar hiç tahmin edemeyeceğimiz yerlere gelebilir olmaz dediğimiz bir çok şey meydana gelebilir. Sorgulamak mantıklı fakat bu düşünceye tıkılı kalıp öylece "neden ben? niye ben? niye böyle?" diyerek beklemek bu durumda bizi çıkmaz bir sokağa sokar. Bunun yerine olduğumuz durumda en iyi halimize evrilmek ve imkansızları var etmek için çabalamamız gerekir. Elimizde olmayan şeyler için üzülmek kısa hayatlarımızda bizi sadece zora sokar.

Bu düşüncelerim dışında diyeceğim tek şey yaşamak varken iyi kötü doyasıya yaşayalım. Yaşam sonrasında ne olacağını göreceğiz elbet, belki de dünyaya gelmemiz güzel şeylere sebebiyet verir kim bilir?
 
Yaşadığın yeri, yaşadığın insanları, yaptığın işi, nasıl biri olmak istediğini seçebilirsin. Doğduğun yerin bir önemi yok. Coğrafya, din, aile bunlar insan yapımı kavramlar. Dünyada doğduk, iki tane rastgele insanın çocuğu olarak dünyaya geldik, olay bu kadar basit.
 
Hayatta bir insanin yapmasi gereken en akillica seylerden biri kendinden daha kotu durumda insanlari gozlemleyip kendi haline sukretmektir.
Katılmıyorum, her zaman daha iyisine laik olduğumuzu düşünmemiz gerekiyor. Şükür edersen olduğun yerde sayarsın asla şükür etme, bana çok ezikce gelir.
 
Katılmıyorum, her zaman daha iyisine laik olduğumuzu düşünmemiz gerekiyor. Şükür edersen olduğun yerde sayarsın asla şükür etme, bana çok ezikce gelir.
Boyle duz bir mantik yok tabii ki, halini begenmiyorsan keske Filistin'de dogsaydin diyebilirim sadece.

Cocuk yasta oldugundandir.

Surekli kendini daha iyi durumda olan insanlarla karsilastirmak ac gozlu, bencil insanlarin yapacagi bir harekettir.
 
Son düzenleme:
Cevabını bulsak da aynı hayatı yaşamaya devam edeceğiz, o yüzden böyle şeylerde çok derinlere inip düşünmenin pek bir anlamı olduğunu sanmıyorum. Cevap hayatını değiştirmeyecek ki bunun cevabını bulmak da o kadar kolay değil.


Şükür edersen olduğun yerde sayarsın asla şükür etme, bana çok ezikce gelir.
Şükür de etmek lazım ama sadece şüküre bağlanıp kalmamak lazım. Olduğu halden şükretmeyen insan yarın bir gün şükretmediği halden daha kötü bir hale düşebilir.

Ayağını yerden kesmesi için bir araba lazım ve gittin Renault marka bir araba aldın. "Oh be sonunda ayağım yere değmiyor" diyip şükretmelisin ama imkanın olduğu zaman da bir Mercedes alıp binebilirsin. Renault'a zamanında şükretmezsen bir Mercedes'e hiç binemeyebilirsin.

Bize dayatılanı nedense çok reddediyoruz ki normal bir şey aslında. Normalde vergi iyi bir şeydir ama bizim ülkede vergilerin geldiği halden dolayı, vergi dünyanın en kötü şeyiymiş gibi geliyor. Bu mantık şükür için de geçerli. Akıllı olmak lazım.

Amerika'daki yaşamadığın için lanet edebilirsin ve Libya gibi yerlerde doğmadığın için de şükretmelisin. Bu işi dengede tutmak önemli, şükretmek kötü bir şey değil. Hayat her zaman en iyisini vermiyor.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Yeni konular

Geri
Yukarı Alt