The Dungeon Master
Yetkin
- Katılım
- 30 Ocak 2024
- Mesajlar
- 3.214
- Makaleler
- 90
- Çözümler
- 14
- Beğeniler
- 4.314
Bu soruya aşağıdaki gibi kısa bir yanıt verdim.
Bu yanıt "varoluşsal kaygı", "existential anxiety" kavramı üzerinde değerlendirilebilir.
Kierkegaard'ın Varoluşsal Atlayış Kavramı:
Kierkegaard, varoluşsal atlayışı, inanç veya eylem yoluyla bilinmeyene atılan bir sıçrama olarak tanımlar. Bu sıçrama, rasyonel düşünmenin sınırlarını aşarak, mantıksal gerekçelere dayanmadan bir seçime veya eyleme karar vermeyi ifade eder.
İnsan, varoluşsal amacını, anlamını bulma konusunda kaygı yaşar. Avrupa medeniyeti boyunca filozof ve beraberindekiler bu kaygıyı tespit etmişlerdir. Fakat eksik bir parça vardır. Kierkegaard'ın "existential leap" kavramı doğrultusunda insan bir şekilde yükselme yaşayıp varoluşsal anlamını bulursa rahata ulaşır. Fakat bu sıçrama neye, nereye yapılacak bilinmez. O parçayı İslam'ın nefs kavramı dolduruyor.
Kur'an'da nefs katmanları vardır.
Nefs, nefs-i emmare, nefs-i mutmainne, nefs-i levahimme, nefs-i müsslime gibi farklı katmanlardan oluşur. Bu katmanlar arasındaki denge, ruhsal sağlık ve tatmin için esastır. Bir katmandan diğer katmana yükselme / sıçrayış (leap) kişide varoluşsal tatmine neden olur.
Nefs-i Emmare:
Nefs-i emmare, dünyevi arzulara ve zevk arayışına odaklanan nefs katmanıdır. Bu katmandaki aşırı gıpta ve hırs duyguları, bireyin sürekli tatminsizlik ve yoksunluk hissetmesine neden olabilir. Teknolojiye aşırı bağımlılık, materyalist değerlere aşırı önem verme, bencil ve açgözlü olma gibi durumlar, nefs-i emmare'nin aşırı güçlenmesine işaret edebilir.
İnsan popülasyonu, nefs-i emmare katmanında uzun süredir. Fakat bu katman gittikçe bu insana/insanlara dar gelmektedir çünkü insan o katmanda uzun süre kaldıkça gelişme gösterir ve o katmandan dışarıya taşmak ister. Bu taşma / sıçrama isteği onun varoluşsal kaygı duymasına neden olur.
Eğer uzun süre bu sıçrayış yapılmazsa yoksunluk oluşur ve patolojiler meydana gelir: depresyon, anksiyete, kişilik bozuklukları, TSSB...
Şunu söylemeliyim ki İslam çok kapsamlı bütün bir dindir ve İslam'ın insan psikolojisine getirdiği açıklamalar da vardır.
İslami psikoloji ve batı psikolojisi (Freud, Jung, Adler vb.) paraleldir ve benzerlikler gösterir.
Örneğin nefs psikolojisindeki bodrum kat yani gölge alemi Jung'un gölge boyutu kavramı ile benzerlik gösterir.
Yani bazılarınız bağnazca davranıp direkt işin içinde Allah kitap olduğu için hahaha atacaktır, bunu biliyorum ama hiç umurumda değil. Ama belki İslami psikolojinin tapılan batı psikolojisine paralellik gösterdiğini bilseler belki hahaha atmazlar diye bunları söylüyorum.
NOT: Bu konudaki bilgiler tamamen yüzeyseldir ve daha derinlemesine konuşulabilir.
Bu yanıt "varoluşsal kaygı", "existential anxiety" kavramı üzerinde değerlendirilebilir.
Kierkegaard'ın Varoluşsal Atlayış Kavramı:
Kierkegaard, varoluşsal atlayışı, inanç veya eylem yoluyla bilinmeyene atılan bir sıçrama olarak tanımlar. Bu sıçrama, rasyonel düşünmenin sınırlarını aşarak, mantıksal gerekçelere dayanmadan bir seçime veya eyleme karar vermeyi ifade eder.
İnsan, varoluşsal amacını, anlamını bulma konusunda kaygı yaşar. Avrupa medeniyeti boyunca filozof ve beraberindekiler bu kaygıyı tespit etmişlerdir. Fakat eksik bir parça vardır. Kierkegaard'ın "existential leap" kavramı doğrultusunda insan bir şekilde yükselme yaşayıp varoluşsal anlamını bulursa rahata ulaşır. Fakat bu sıçrama neye, nereye yapılacak bilinmez. O parçayı İslam'ın nefs kavramı dolduruyor.
Kur'an'da nefs katmanları vardır.
Nefs, nefs-i emmare, nefs-i mutmainne, nefs-i levahimme, nefs-i müsslime gibi farklı katmanlardan oluşur. Bu katmanlar arasındaki denge, ruhsal sağlık ve tatmin için esastır. Bir katmandan diğer katmana yükselme / sıçrayış (leap) kişide varoluşsal tatmine neden olur.
Nefs-i Emmare:
Nefs-i emmare, dünyevi arzulara ve zevk arayışına odaklanan nefs katmanıdır. Bu katmandaki aşırı gıpta ve hırs duyguları, bireyin sürekli tatminsizlik ve yoksunluk hissetmesine neden olabilir. Teknolojiye aşırı bağımlılık, materyalist değerlere aşırı önem verme, bencil ve açgözlü olma gibi durumlar, nefs-i emmare'nin aşırı güçlenmesine işaret edebilir.
İnsan popülasyonu, nefs-i emmare katmanında uzun süredir. Fakat bu katman gittikçe bu insana/insanlara dar gelmektedir çünkü insan o katmanda uzun süre kaldıkça gelişme gösterir ve o katmandan dışarıya taşmak ister. Bu taşma / sıçrama isteği onun varoluşsal kaygı duymasına neden olur.
Eğer uzun süre bu sıçrayış yapılmazsa yoksunluk oluşur ve patolojiler meydana gelir: depresyon, anksiyete, kişilik bozuklukları, TSSB...
Şunu söylemeliyim ki İslam çok kapsamlı bütün bir dindir ve İslam'ın insan psikolojisine getirdiği açıklamalar da vardır.
İslami psikoloji ve batı psikolojisi (Freud, Jung, Adler vb.) paraleldir ve benzerlikler gösterir.
Örneğin nefs psikolojisindeki bodrum kat yani gölge alemi Jung'un gölge boyutu kavramı ile benzerlik gösterir.
Yani bazılarınız bağnazca davranıp direkt işin içinde Allah kitap olduğu için hahaha atacaktır, bunu biliyorum ama hiç umurumda değil. Ama belki İslami psikolojinin tapılan batı psikolojisine paralellik gösterdiğini bilseler belki hahaha atmazlar diye bunları söylüyorum.
NOT: Bu konudaki bilgiler tamamen yüzeyseldir ve daha derinlemesine konuşulabilir.