Canlar lafı fazla uzatmadan kendi adıma konuşmam gerekirse Cem Yılmaz’ı eskisi kadar komik bulmuyorum. Ne Netflix’te yayınlanan son stand-up’ı ne de Erşan Kuneri dizisi bana eskisi kadar komik gelmedi. Ama şu da var ki eski Cem Yılmaz çok üst düzey bir seviyede zaten. Yani ben aslında o eski Cem Yılmaz’ın %70’lerine falan da tamamım. Cem Yılmaz o kadar önemli bir komedyen ki bugün %20’si kadar komik olsa bile “Ben komedyenim.” diyen insanların çoğunu cebinden çıkartır. Ne demişler yiğidi öldür, hakkını yeme. Bu abi 15 yıldan uzun süredir Türkiye mizahını belirleyen kişi oldu. Üstelik neredeyse tek el olarak bunu belirledi. Adeta bizim jargonumuzu değiştirdi. Bir cisim yaklaşıyor efendim, Faruk Eczanesi, derdimi anlatacak kadar gibi sayısız espri sayabilirim size, yüzlerce kez tekrarlayıp tekrar tekrar güldüğümüz.
Ancak şöyle bir şey var ki bu esprilerin hiçbiri yeni değil. Kimi Gora’dan, kimi Arog’dan, kimiyse Fundmentals’tan. Anlatmaya çalıştığım, son on yılda Cem Yılmaz’ın literatüre yeni bir kelime sokamaması. Bence mizahın kalitesi çok basit bir şekilde anlaşılabilir. O da az önce anlattığım gibi. Eğer benim jargonuma o cümle yerleşiyorsa bu bence başarılı bir espridir. En çok kullandığım esprilerin yarısından çoğu Cem Yılmaz şakası olsa da artık Cem Yılmaz’dan yeni bir şaka bekliyorum ama bulabildiğim tek şey Amin Feryadi gibi saçma sapan kelime şakaları.
Ben mizahı ikiye ayırıyorum. Birincisi tespite dayanan mizah unsurları, ikincisi parodiler yani normalde komik olmayan bir konunun komik yanlarının ele alınması. Evet, sınırsız alt başlık açılabilir ama ben bu iki ana başlık üzerinden ilerleyeceğim. Sorun şu ki Cem Yılmaz şu an bunların ikisini de üretemiyor. Mesela eskiden parodi mizahı yapabiliyordu. Örnek, Gora. Gora’nın içinde sayısız Matrix parodisi yer alıyor ve bunlar aşırı başarılı sahnelerdi ama artık orijinal bir işi alıp parodilemek yerine kendi kendinin parodisine dönüşüyor. Mesela Ali Baba ve 7 Cüceler. Belki de Cem Yılmaz’ın açık ara en kötü işiydi Ali Baba ve 7 Cüceler. Bu anlattığıma çok iyi bir örnek.
Ya da Bir Tat Bir Doku falan da çok iyi tespitler içeriyordu. Fundamentals aynı şekilde. Bu gösteriler bu konularda o kadar iyiydi ki gerçekten tez için antropoloji üzerine doktora yapan bir öğrenciye bile verilebilir ama işte dikkat edin hep eski yapımlarını konuşuyoruz.
Cem Yılmaz yeni tespit yapamıyor çünkü artık halkın içine giremiyor. Cem Yılmaz biz gibi değil. A plus plus seviyede ünlü ve çok uzun süredir böyle. E haliyle adamın çevresi değişiyor, elindeki mizah malzemesi değişiyor. Mesela Ali Baba ve 7 Cüceler’de, Diamond Elite Platinium Plus’ta ve sayısız işinde Cem Yılmaz’ın tekrar tekrar kullandığı bir mizah unsuru şu; bir Türk yurtdışına giderse orada başka bir Türk’ü istemiyor, her yerde Türkler var diye şikayet ediyorlar falan gibisinden tekrar tekrar mizah yaptı. Ama bu halktan kopuk bir mizah. Bizim çevremizde yurtdışına çıkıp oradaki Türklerden şikayet eden insan yok ki. Oğlum o zengin insanların çevresi, “Haftasonu İtalya’ya gidelim.”, “Hadi bir Yunanistan yapıp gelelim.” diyenlerin çevresi. Ya da ne bileyim mesela son gösteride Koç ailesinden insanları falan mizah unsuru yaptı. Yapar tabi, en doğal hakkıdır ama bir izleyici olarak eski Cem Yılmaz’ı özlemek de benim en doğal hakkım.
Cem Yılmaz’ın mustarip olduğu konu şu: Bence uzun bir süre cepten yemiş, yemiş ancak elde malzeme kalmamış ve yerine yenisini almak için pazara gidemiyor gibi geliyor.
Artık halkın arasına inmediği gibi kendi çevresini bile çok fazla soyutladı, hep aynı isimlerle çalıştı. Zorunda kalmadıkça başka bir oyuncuyu kendi ekibine dahil etmedi. Ülkede herkesin yanlış olduğunu bildiği ancak iddia sahibi bu durumu kabul etmediği için ülkeye çok şey kaybettiren iki şey var; biri malum kişinin faiz söylemi diğeri ise Cem Yılmaz’ın hep aynı oyuncularla çalışması.
Şimdi biraz da Cem Yılmaz’la empati yapalım. Evet, halktan koptu ve bu onun elinde değil. Kim olursanız olun o kadar büyük bir üne kavuşursanız halktan koparsınız. Mesela şu an Cem Yılmaz’ın metroya bindiğini düşünün, olacakları hayal edin ve siz olsanız metroya biner miydiniz bir sorgulayın.
Üstelik Cem Yılmaz’ın tek sorunu bu da değil. Günümüzde politik doğruculuk ayağına SJW dediğimiz bir kesim var ki o kesim siyasal İslamcılardan bile kötü etkiliyor her şeyi. “Bir komedyen çıksa da ucundan kıyasından sıkıntılı olabilecek bir şey söylese de onu linçlesek.” diye bekliyor.
Yetti mi, yetmedi. Üstüne bir de adamın üzerinde siyasi baskı var. Dünya genelinde komedyenlerin en fazla beslendiği yerlerden biri siyaset arenasıdır ancak bizim siyasetçilerimiz mizah sevmediği gibi kimsenin mizah üretmesini de istemiyor. Eleştiriyi, taklidi kaldıramıyor. Bu da adamın siyasi şaka yapmasına engel oluyor. Oysa hatırlayın eski Cem Yılmaz’ı. “Türkiye’de sperm bankası olsa orayı hortumlarlar.” demişti mesela. 90’ları yaşayan arkadaşlar banka hortumlamak denince akla ne geldiğini bilir. Cem Yılmaz eskiden bunun gibi çift katlı espriler yapardı, bir yanda spermi para ettiği için hortumla emmeye çalışan insan tiplemesi bir yanda yakın siyasi tarihimiz. Artık komedyenler bu tür siyasi dokundurmalar yapamıyor. E haklılar da, yapmak kolay değil çünkü muhtemelen siz olsanız siz de yapmazsınız.
Peki, çözüm ne? Çözüm alternatif yollar aramak. Cem Yılmaz bunu fark etmiş olacak ki Kara Komik Filmler ve Erşan Kuneri gibi normal matematiklerin dışına çıkmaya çalışıyor ancak maalesef bunu yaparken kendi kendisinin parodisi oluyor. Mesela Kara Komik filmlerde hala Gora şakaları yapılıyordu ama biz Cem Yılmaz’dan bize Gora’yı hatırlatıp bizi güldürmesini istemiyoruz. Ya da Erşan Kuneri dizisinde “Zeki Müren de bizi görecek mi?” şakasının tekrarlanmasını istemiyoruz. Biz Cem Yılmaz’dan aynı kalitede yeni şakalar bekliyoruz. Abi sen şakaya atıfta bulunmasan da olur, biz arkadaşlarla kendi aramızda bunu da yapıyoruz. Bizim senden beklediğimiz bu değil, bize arkadaşlarla aramızda tekrar tekrar gülebileceğimiz yeni şakalar ver. Biz bunu istiyoruz.
Şu an Cem Yılmaz bunu yapmadığı, yapamadığı gibi bence biraz da pes etmiş durumda çünkü ben artık Cem Yılmaz’ın bizi gözden çıkarıp çoktan farklı bir kesime oynadığını düşünüyorum. Cem Yılmaz artık çoktan Amin Feryadi gibi üçüncü sınıf kelime şakalarını ve şive komedisini kullanmaya başlamış, bu saatten sonrada bırakır mı bilemiyorum. Bakın mesela Erşan Kuneri’ye. İlk bölüm Trakya şive komedisi süslü Kara Murat ve Tarkan parodisiydi.
Peki en başa dönecek olursak; Cem Yılmaz bitti mi? Cevap; hayır bitmedi. Cem Yılmaz çok büyük bir isim. Eski performansının yarısında olsa bile bu onu en iyi komedyenlerden biri yapar ancak başlık eğer “Cem Yılmaz eski performansında mı?” olsaydı cevap kesinlikle hayır değil olurdu.
Anlattığım sebeplerden ötürü Cem Yılmaz’ı da suçlayamıyorum. Adamın üzerinde hem SJW baskısı hem Ak troll baskısı hem de halktan kopukluk var ve bunlar onun elinde değil. Peki, eski performansına dönebilir mi? Çok zor. Özellikle çalıştığı kemik kadroyu ve fikir alışverişi yaptığı insanları ciddi ölçüde değiştirmezse çok çok zor.
Bir sonraki incelemede görüşmek dileği ile hoşça kalın.