Akıllı telefonunuzun şarjı %50’ye düştüğünde ve yakında bir powerbank ya da priz olmadığını fark ettiğinizde, hissettiğiniz o kaygı birçok kişiye tanıdık gelmiştir. Günümüzde teknolojik cihazlar önemli bir yer edindiği için, telefonların şarjı azaldığında endişe duymak artık normal hâle gelmiş durumda. Amerika’da yapılan iki bin kişilik bir şarj yüzdesi anketi, çoğu kişinin telefonunun şarjı %38’e düştüğünde aynı endişeyi yaşadığını gösteriyor.
Yapılan Anket, Z Kuşağının Telefon Bataryası Konusunda Daha Erken Endişelendiğini Gösteriyor.
Talker Research tarafından yapılan bir ankete göre, katılımcıların üçte birinden fazlasının telefon şarjı %38’e geldiğinde kaygı duymaya başladığı görülüyor. Z kuşağına dâhil olan kullanıcılar ise bu endişeyi daha erken yaşıyor. Bu durum ise şarj seviyesi %44’e düştüğünde başlıyor. Bunun yanı sıra pek çok Amerikalı, bataryanın endişe veren seviyelere indiği durumda bile sakin kalabiliyor.
Amerikalıların %34’ü, telefonlarının şarjı %20’ye düşünceye kadar beklemekten rahatsızlık duymuyor. Bunun yanı sıra %13’lük grup, şarjları %10’un altına inmediği sürece panik yapmıyor. Ancak %24’lük bir kesim, şarjları %50 seviyesine ulaşmadan önce telefonlarını şarj etmeyi tercih ediyor.
Her ne kadar bazı kullanıcılar bu davranışı sağlıksız bulsa da, telefonu erken şarj etmek bataryanın ömrünü uzatarak cihazın uzun süre dayanmasını sağlıyor. Bunun yanında anket, “boomer” jenerasyonunun şarj konusunda en rahat grup olduğunu ortaya koyuyor; zira bu kuşaktakiler şarj %34’e inmeden şarj aleti aramıyor. Tüm bu bilgilerle beraber anlıyoruz ki, kaygı seviyeniz telefon ekranındaki batarya seviyesiyle bağlantılı olabilir.
Amerikalıların %39’u telefonlarını ne zaman şarj edeceklerine bataryanın çubuğuna bakarak karar verirken; %61’i ise telefon ekranındaki net yüzdelik göstergeye göre hareket ediyor. Yapılan araştırmaya buradan ulaşabilirsiniz. Fikirlerinizi yorumlarda paylaşmayı unutmayın.
Kaynak: wccftech.com