Skull and Bones İnceleme

2017’de Assassin’s Creed IV: Black Flag’in genişlemesi olarak geliştirilmeye başlanan Skull and Bones, 6 yıllık süreçte birçok değişim ve erteleme yaşadı. 2018’de planlanan çıkışı 2020’ye, sonra 2022’ye daha sonra 2023’e ertelendi. Kesin çıkışını ise 16 Şubat 2024 tarihinde yaptı.

Başlangıçta deniz savaşlarına odaklanan Skull and Bones, zamanla denizcilik ve korsanlık temalı bir sandbox oyununa dönüştü. Son hâlinde deniz savaşları hâlen önemli olsa da oyun, keşfedilecek geniş bir dünya ve farklı oynanış tarzları da sunarak daha çeşitli bir dünya yaratmaya çalışıyor.

Hikayenin başına gidecek olursak, Skull and Bones ilk olarak daha farklı bir şekilde tasarlanmıştı. Black Flag oyununda keşfettiğimiz evrenin göremediğimiz kısımlarını görecektik. Suikastçı ekipleri ile karşılaşabileceğimiz, gelecekte geçen bir oyun olacaktı. Ancak geliştirilme sürecinde yaşanan aksaklıklar ve sonucunda yapılan ertelemeler sebebiyle uzun bir sessizliğe boğuldu.

Oyundan uzun süre ses soluk çıkmazken, oyunun akıbetinden bihaber oyuncular olarak hem meraklanmış hem de sinirlenmiştik. Ubisoft’un ne yapacağını tam olarak bilmiyorduk ve umutlarımızı kaybetmiştik. Neyse ki oyun bir şekilde çıkmayı başardı ve oynama şansı elde ettik.

Sefil bir adamdan, korkunç ve kayıtsız bir korsana dönüşüyoruz!

Oyunun hikayesinden başlamak gerekirse Skull and Bones, sizi tehlikeli ve heyecan verici bir korsan dünyasına sürüklüyor. Hiçbir şeyiniz yokken oyuna başlıyor ve kendi kurallarınızı uygulayarak korsanlık korsan olmaya çalışıyorsunuz. Afrika kıyılarından Doğu Hint Adaları‘nın yemyeşil adalarına kadar uzanan geniş bir hazine avı dünyası keşfedilmeyi bekliyor. Yolculuğunuz boyunca öngörülemeyen hava koşullarından, tehlikeli haydutlara, ölümcül vahşi hayata ve acımasız korsan avcılarına kadar birçok tehlikeyle karşılaşacaksınız.

Oyun hâlen Black Flag evreninde geçiyor fakat artık evreni eskisi gibi görmüyoruz. Epey bir değişiklik olmuş ve oyunun temasına göre yeniden tasarlanmış. Ben oyunu oynadığım süreçte buna gerçekten sinirlendim çünkü Assassin’s Creed serisini oynamak benim en büyük tutkularımdan biriydi ve şimdi bu serinin önemli oyunlarından birini genişletme amacıyla yola çıkmış bir oyunun, ondan alakasız bir konuma düştüğünü görmek insanı hayal kırıklığına uğratıyor.

Yine de oyunun atmosferi, korsan havasını oldukça iyi bir şekilde hissettirmeyi başarıyor

Karşımıza gerçekten geniş bir açık dünya çıkıyor. 620 kilometre karelik bu alanda denizlerin hakimi siz oluyorsunuz. Gemilerinizi dilediğiniz gibi özelleştirebiliyor, topların konumunu bile ayarlayabiliyorsunuz. Mürettebatınız da zamanla büyüyerek savaşlarda size önemli bir avantaj sağlıyor. Heyecan verici deniz savaşlarında hem online oyuncularla hem de NPC’lerle karşı karşıya gelebiliyorsunuz. Oyunda değişken bir hava durumu sistemi mevcut ve bu sistem, oyun koşullarını önemli ölçüde değiştiriyor. Hava koşullarına göre geminizin hızı düşüyor ve mürettebatınız daha fazla yorulabiliyor.

Oyunun en keyifli kısımlarından biri de deniz canavarlarıyla savaşmak. Bu savaşlar sizi zorlayabilir hatta bazen öldürebilir. Ancak görev bitene kadar heyecanınızı kaybetmeyeceğinize emin olabilirsiniz. Diğer oyuncularla takım kurup (3 kişiye kadar) arkadaşlarınızla beraber eğlenebiliyorsunuz. Gömülü hazine haritaları bulabiliyor ve haritayı takip ederek ganimetlere ulaşabiliyorsunuz. Oyunda bulunan ticari rotaları kontrol altına alıp, seviyenizi arttırabiliyorsunuz.

Gelen yorumlar, oyunun kısa ömrüne ve daha da önemlisi, çizdiği imaja yönelik.

Kısaca söylemek gerekirse oyun, her ne kadar oldukça problemli bir çıkış süreci yaşasa da yapmaya çalıştığı şeyleri elinden geldiğince iyi bir şekilde yapmaya çalışıyor. Bunun tam olarak yeterli olduğunu söylemek her ne kadar mümkün olmasa da, oyunun çok kötü olduğunu söylemek biraz haksızlık olacaktır.

Oyunun şu anda Metacritic üzerinde PC platformu için aldığı Metascore 60 ve kullanıcı skoru ise 3.1 olarak gözüküyor. Kullanıcı skorunun 3.1 olmasını şöyle detaylandıralım, yalan reklamlar sebebiyle yerden yere vurulan The Last of Us 2 de kullanıcı skoru açısından oldukça benzer bir konumdaydı. Yani oyunun çizdiği imaj sebebiyle kullanıcılarda yarattığı etkinin ne kadar negatif olduğunu bu şekilde anlayabilirsiniz.

Şahsi fikrimi belirtecek olursam, oyun için bunca yıl harcanmasaydı ve karşılığında da $60 gibi AAA oyunların (artık $70 talep ediyorlar) talep ettiği bir fiyat istenmeseydi, oyuna daha nazik yaklaşılabilirdi.

Ayrıca Ubisoft CEO’sunun oyunu bir AAAA oyun olarak tanımladığını da hatırlatalım.

Oyun nerede hata yapmış?

Oyunda görevler gerçekten fazlasıyla tekrarlıyor. Bunun dışında daha oyun yeni başlamasına ve geminizin yavaş olmasına rağmen oyun sizi çok uzak noktalara yönlendiriyor. Bu da belirli bir gemiye gelene kadar canınızı sıkıyor. Oyundaki en büyük eksikse PvP konusunda kendini belli ediyor, karaya çıkıp savaşmak ve mürettebatımız ile beraber başka bir gemiye baskın yapmak harika olurdu.

PvP eksiği gerçekten can sıkıcı zira Black Flag ile karşılaştırdığımızda gelişme değil ancak gerileme olduğu apaçık gözüküyor. Ne yazık ki oyunun kaotik geliştirilme süreci, oyunun daha iyi yapmak amacıyla çıktığı yolda “daha iyi” yaptığı şeyleri de ondan alıp götürmüş. Sonucunda da yolunu ve amacını kaybetmiş bir oyun ortaya çıkmış. Oyunun harcanan potansiyelini görmek gerçekten üzücü hissettiriyor.

Oyun hakkında araştırma yaptığım süreç içerisinde oyunda bazı buglardan da bahsedilmiş. Oynadığım süreç içerisinde hiçbir buga rastlamadığımı belirtmek isterim.

Sonuca geçecek olursak oyunu beğenen ve beğenmeyen iki ayrı kesim söz konusu. Oyunun benim beklentilerimi karşıladığını söyleyebilirim. Tabii bunun sebebi olarak oyun için en başta fazla beklenti oluşturmamamın da etkisi var. Umarız ki Ubisoft, bu oyundan ders alır ve gelecekte böyle şeyler yaşanmaz.