“Neden Kestane” serisi “Neden Efsane” serisinin kötü ikizi gibi düşünülebilir. Bu seride başarısız bulduğumuz film ve dizileri teknik yönlerinden neleri beceremediği biraz mizah eşliğinde elimizden geldiğince anlatmaya çalışılmaktadır.
Canlar naber?
Sanırım bugünün geleceğini hepimiz içten içe biliyorduk. Önce ihtimal vermedik, “Yok canım 1 milyar dolarlık dizi de kestane olacak değil ya” dedik ama içten içe bugünün yaşanacağını hep biliyorduk. Neden Kestane serisinde bildiğiniz gibi bir yapımın neden kötü olduğunu, neleri beceremediğini teknik bilgiler eşliğinde size anlatmaya çalışıyorum ancak bu sefer biraz uzun olacak, uyarmadı demeyin. Bir de Feyyaz’dan alıntı yapmadan önce size hatırlatmak istediğim bir şey, var bu incelemeyi okurken lütfen bunu aklınızdan çıkarmayın. İzahı olmayan şeyin mizahı olur. Hazırsanız başlıyorum.
İlk dizinin yapımında ve yayımında emeği geçen herkes hakkında; ya abi resmen kafayı yiyorum ya şu ana kadar çıkan en önemli diziyi nasıl bu hale getirdiniz? Bunu nasıl başardınız çok merak ediyorum. Bakın, ister kabul edin ister etmeyin bu dizi şu ana kadar çıkan en önemli dizi. Dünyanın en büyük üç şirketinden biri hem fantastik edebiyatın kapılarını açtığı hem de açtığı tarihten beri mihenk taşı görevi gören Tolkien külliyatının 1 milyar dolarlık bir dizisi çıkınca ister istemez dünyanın en önemli dizisi oluyor ve siz neredeyse hiçbir şey yapmasanız bile ortalama üstü kalitede olacak bir diziyi alıp kestaneye dönüştürmeyi başarıyorsunuz. Bence yapılan en büyük hata, dizi bütçesinin büyük çoğunluğunun ve görsel efektlere ayrılması olmuş. Amazon da bu işle ilgilenen en yetkili insansı yaratık. Eğer iş adamı olmasaydı da bir sinemacı olsaydı ya da geek, nerd diyebileceğimiz biri olsaydı bilirdi ki bu yapımın reklama ihtiyacı olmayacak; içerik üreticileri, her türden basın mecraları, son tüketiciler zaten dizinin reklamını bedava yapacaklardı.
Hadi onu geçtim, görsel efektlere bu denli para ayırmaları durumu daha da kötü yapmış. “Abi niye öyle diyorsun? Numenor’u falan ne güzel tasarlamışlar, ne güzel izledik.” diyenler var aranızda. Onlara cevap vereyim önce. Abi farkında mısınız, dizi bu tarz mekan tasarımlarına görsel ve pratik efektlere o kadar para ayırmış ki oyunculara ve senaristlere paraları kalmamış.
Cate Blanchett ve Hugo Weaving hayattayken ve ikisi de gayet de hala bu rolleri oynayabilecekken onlar yerine başka oyuncularla anlaşılması büyük bir hata. Hiç “Abi yaşlandılar.” falan demeyin. Cate Blanchet daha 1 – 2 yıl önce Thor Ragnarok’ta Hela’yı canlandırdı ve biri bile çıkıp “Kadın yaşlanmış” demedi. Artı, deep fake diye bir şey var günümüzde. Bunlara para ayırmıyorsanız gidip de “Bir milyar dolarlık dizi çekiyoruz” diye ortalıkta dolanmayacaksınız. Zaten senaristler tam fiyasko. Aklı başında iki tane senarist bulup parası neyse vermek yerine aklı üçüncü sınıf bir çocuktan fazla çalışmayan bir grup moronu bir araya toplarsanız olacağı bu.
Bakın, dizinin kitaplardan ayrılması kısmını pas geçiyorum. O konuda herhangi bir şey beklemeyi bırakalı aylar oluyor. Benim en çok takıldığım kısım, dizinin kitaplarla çelişmesinden bile çok kendi içinde çelişmesi. Ben bireysel olarak 23 farklı büyük çelişki fark ettim, hepsini tek tek saymayacak olsam da en çok sinir olduğum bir iki tanesini sayayım.
Diyelim şu güney köyünde yaşayan sıradan bir insansınız ve kadının biri geldi, masanın üstüne bir tane ork kafası koyup dedi ki “Şafakta elf kulesine yola çıkıyorum, isteyen benimle gelebilir.” Kabaca 8 – 10 saatlik bir süreniz var. 8 – 10 saat sonra yola çıkacaksınız. Yani yanınıza en önemli şeyleri almanız lazım. Siz olsanız ne alırdınız? Ben kendi listemi sayayım:
- Taşıyabileceğim maksimum miktarda yiyecek. Ambarımda ne kadar soğan, sarımsak, patates, buğday varsa hepsi.
- Eğer varsa mızrak veya kılıç. O da olmadı mutfak bıçağı. Hatta o bile yoksa sopa, kazma, tırmık falan.
- Son olarak ise bir ya da maksimum iki adet yedek kıyafet. Birini yıkarken diğerini giyebilsem yeter.
Peki, bu köyleler ne yapıyor? Yanlarına yeterince yemek almıyorlar. Evet, doğru duydunuz. Yiyeceklerin büyük bir kısmını köyde bırakıyorlar. Sinema sektöründe biz bu olaya tembel senaristlik diyoruz.
Senaristler belli ki “Çocuk, orkların arasında kalsın. Son anda elf gelip onu kurtarsın” istemişler ancak çocuğun elf kulesinden ayrılması için mantıklı bir neden bulmak yerine ilk akla gelen senaryoyu yazıp geçmişler. Anlamıyorum. Daha doğrusu anlıyorum da tekrar konuya girmeye gerek yok. Kısa özetle yanlış senarist seçimi. Daha kısa özetle aptal senaristler. Bir de geçenlerde çıkıp utanmadan dizi yapımcıları “İnsanlar dizinin nesini beğenmedi, biz anlamadık. Onların öfkesine anlam veremiyoruz. Gereksiz fanboyluk yapılıyor.” tarzı şeyler söylediler. Aynen, baya baya utanmadan sıkılmadan söylediler bunu. Ulan senaristlerin yaptıkları aptallıkları düşündükçe içim içime sığmıyor, dağı taşı parçalayasım geliyor resmen. Neyse hepsine tek tek değineceğim, merak etmeyin.
Canlar, herksin hayatta onayladığı şeyler olur, onaylamadığı şeyler olur. Mesela ben bu kadar önemli bir dizinin aptal senaristler tarafından hiç edilmesini onaylamıyorum. Muhtemelen siz de onaylamıyorsunuzdur. Benim takıldığım, “Bu kadar da salak olunmaz.” dediğim kısımlardan biri de Galadriel’in Numenor kütüphanesinde bulduğu parşömen. O dönem Numenor Orta Dünya ile yeni yeni ilgilenmeye başlamıştı ama senaristler şöyle bir şey uydurmuş: Numenor eskiden Orta Dünya ile ilgilenmese bile oraya ajan gönderip istihbarat çalışmaları yapıyordu. Olası tehlikeler için veri topluyordu.
Kitapta böyle bir şey yok ama burası önemli değil. Bence gayet makul bir ekleme. Benim sorunum şu; bir, bu ajan niye ülkesinin yetkililerini uyarmak için yazdığı parşömeni kara lisanda yazdı? Rusya’ya ajan göndersek Rusya’daki ajanımızın bize raporunu artık neredeyse kimsenin bilmediği unutulmuş bir dil olan Latince’nin bir lehçesiyle göndermesini beklemeyiz. “Abi şifreli olsun diye o dilde yazılmıştır” demeyin. Ulan kara lisanı icat eden, onu geliştiren ve orkların ortak lisanı olsun diye çaba harcayan kişi zaten Sauron’du. Hadi hangi dilde yazıldığını pas geçtim, neden casusun gönderdiği not kimsenin umrunda olmamış onu merak ediyorum.
Yine örnek üzerinden gidelim. Diyelim ki Rusya’ya casus gönderdik ve casus bize dedi ki “Yakında Rusya Türkiye’ye 60 tane nükleer bomba atacak. Üstüne bir de sadece Türkiye’de yaşayan insanları etkileyecek bir biyolojik silah kullanacak. Bu da yetmezmiş gibi tüm bu süreçten sağ çıkmayı başaranları da Rus askerleri gelip öldürecek.”
Diyelim istihbaratta veya TSK’da çok üst düzey birisiniz ve casustan gelen bilgiler size ulaştı. Ne yaparsınız?
- Halkınızı korumak için önlem alırsınız
- Yokmuş gibi davranıp gelen bilgiyi Eru’nun bile unuttuğu bir kütüphaneye götürürsünüz.
Galadriel konusu ayrı bir dava zaten. Bir karakter bu kadar mı yanlış karakterize edilir? Özellikle kraliçe ile konuşurken “Gideceğim buradan, beni durduramazsınız.” falan demesi size de çok ergence gelmedi mi? Allahtan Sauron yanındaydı da ortamı yumuşatıp ara yol buldu.
Ya söz konusu senaristler yüzünden kurduğum cümleye bakın. “Galadriel ergen gibi davrandı, neyse ki Sauron yanındaydı” dedim az önce. Bu cümlenin absürtlüğü bile dizinin neden kestane olduğunu açıklıyor.
Bakın, bunlar dizinin kendi içinde çeliştiği durumlar. Dilerseniz bir de kitaplarla nasıl çelişiyorlar, ona bakalım. Açık ara en büyük sorun Sauron’un insan şeklinde dolanması, bu şekilde Cerebimbor’a yüzük yapımını öğretmesi ve ilk olarak üç elf yüzüğünün yapılması en büyük aptallık.
Bakın, ben dizinin %100 kitaplara uymasını beklemiyordum zaten. Hatta bence o kadar çok uymamalı da. Ama bazı ana kısımlar var ki oralar değiştirilmez artık. Çünkü oraların değişmesi komple hikayeyi etkiler. İşte bu kısım onlardan biri. Kitapta işler şöyle ilerliyor: Sauron hediyeler veren, armağanlar dağıtan anlamına gelen Annatar formunda elflere yanaşmaya çalışıyor ve kendisini Valinor’un elçisi olarak tanıtıyor. Yani bildiğiniz peygamber olarak tanıtıyor kendini ve diyor ki “Size hediyeler getirdim, bilgiler getirdim. Bunlardan biri de yüzük zanaatı.”
Önce bazı elfler ona güvenmeyip geri çeviriyor, sonra Cerebimbor gibi bazı elfler ona güveniyor ve bilgilerinden faydalanmak istiyor. Derken Sauron’la Cerebimbor başlıyorlar yüzük yapmaya. Önce başarısız sayılabilecek yüzük denemeleri oluyor ki o yüzükler bile insanlar için oldukça tehlikeli sayılabilecek yüzükler. Ardından uzun süreler baya bir yüzük denedikten sonra en nihayetinde güç yüzükleri yapılmaya başlanıyor. Yedi yüzük dağların arasındaki cüceler için, dokuz yüzük güce en muhtaç insanlar için yapılıyor. Ki ufak bir bilgi daha vereyim; kanalın logosunu aslında insanlara armağan edilen dokuz yüzüğü temsil etsin diye özellikle bu şekilde tasarladım.
Neyse, Sauron’la Cerebimbor on altı güç yüzüğünü yaptıktan sonra Sauron oradan ayrılıp Mordor’a gidiyor. Cerebimbor ise en başından beri içten içe Sauron’a güvenmediği için o gittikten sonra tek başına Sauron’un hiç eli değmeden hatta Sauron’un haberi bile olmadan üç güç yüzüğünü yapıyor. Sauron bu güç yüzüklerini öğrenince sırf yüzükleri ele geçirmek için elflere savaş açıyor. Peki dizide ne oluyor? Hem ilk elf yüzükleri yapılıyor hem bu üç elf yüzüğüne Sauron doğrudan yardım ediyor hem de Sauron insan formunda buna yardım ediyor. Adı Yüzüklerin Efendisi Güç Yüzükleri olan yapımda yüzük yapımına ayrılan sürenin toplam dört dakika olması ayrı bir olay.
Ben Halbrant’ı Hayalet Kral’a bağlarlar, o da olmadı Nazgüllerden biri olur falan diye ümit etmiştim. O konuda da umutlarım boşa gitti. Özellikle Halbrant, Sauron olmasına en az ihtimal verdiğim karakterlerden biriydi çünkü dizi baştan beri onun Sauron olduğunu ima ediyordu. Numenor’da “Bu adada benden daha iyi bir demirci yok” demesi, “Geçmişte kötü şeyler yaptım” demesi falan benim için çok bariz birer bait’ti. Dedim ki “Sauron insan olacak değil ya, evreni bilmeyen seyircileri yemliyorlar”. Sonra birden senaristlerin geri zekalı olduğunu ve normalde mümkün olmayan bir durumun bu salaklar yüzünden mümkün olabileceğini fark ettim.
Dizi bence müziklere de yeterince para ayırmamış. Tamam, müzikler kötü değildi kabul ediyorum ama filmlerin müziğini yapan abi dururken başka bir isme ne gerek vardı? Hadi başka bir isim olacak, Ramin Djwadi falan dururken neden başkasına yaptırdınız ki müzikleri? West World’u ya da Game Of Thrones’u izleyen herkes Ramin Djiwadi’nin ne kadar başarılı eserler çıkarttığını bilir. Ama siz böyle insanlara para harcamak yerine gidin sadece görsel efektlere basın parayı tabi.
Ulan “Yüzüklerin Efendisi’nin dizisi çıkacak, sen de görseller fazla iyi diye şikayet edeceksin” deseydi bir falcı, döve döve paramı geri alırdım. Ama cidden her şeyin fazlası zararmış. Keşke görsel efektlerden biraz kısılsaymış da bu yan dallara da para ayrılsaymış.
Ben bir de Galadriel’in üç beş askerle Sauron’u aramasına takıldım. Diyelim kuzeyde şu zindanda Sauron’u buldular. Ne olacaktı? “Askerlerden biri ülkesine dönüp haber verecek” desem arada nerden baksanız altı aylık mesafe var. Altı ayda oradan ordu gelse eder bir yıl. Bir yıl boyunca Sauron’un orada kalacağı ne malum? Hadi diyelim amaç Galadriel’in Sauron’u öldürmesiydi. Kimse kusura bakmasın ama nah öldürürdü.
Babacım Sauron’un isimlerinden biri Ölüm Büyücüsü. Geçenlerde “Galadriel Sauron’u bulsa Sauron Galadriel’i kazığa oturtup tıpkı Celebimbor’a da ileride yapacağı gibi bayrak direğine dönüştürürdü.” dediğimde bazıları yorum olarak “Sauron daha tek yüzüğü yapmadı, o dönem o kadar güçlü değil sallama” falan yazmışlardı.
Bakın size Silmarillion’dan bir kuple okuyacağım: Sauron artık dehşet verici güçte bir büyücü olmuş, gölge hayaletlerin efendisine dönüşmüştü. Zihni çürümüş ve gücü zalimdi. Dokunduğu her şeyi bozuyor ve hükmündeki her şeyi kötülüğe yöneltiyordu. Kurt adamlarının efendisiydi ve en büyük marifeti işkenceydi.
Bu okuduğum kısmı yeterli bulmayan arkadaşlar en kudretli elflerden biri olan Findrod Felegund ile Sauron’un mücadelesini okusunlar. Özetle; Sauron o dönemde aşırı güçlüydü. Öyle Galadriel’in üç – beş askerle onu öldürmesi, tutsak alması falan mümkün değildi.
Yine kitapları bırakıp dizinin kendi içinde çeliştiği kısımlara dönmek istiyorum. Amazon’un PR çalışmasını hatırlıyor musunuz? Bize canlı yayın açtılar. Sonra yavaş yavaş haritayı gösterdiler. Biz de heyecanlandık. “Oba Numenor da haritada var” diye. Yayınladıkları haritanın sağ alt kısmında haritanın büyüklüğünü gösteren ölçeklendirme yapmaya yarayan cetvel de vardı. Ki bu doğal. Her haritada olur. Ama dizi bu ölçeklendirmeye hiç dikkat etmedi. Bir bakıyoruz Elrond ile Celebimbor yürüye yürüye cücelerin yanına gidiyorlar ki bu mesafe at sırtında bile en az beş – altı aylık mesafe. Sonra bir dahaki bölüm tekrar bakıyoruz, cüceler çoktan kule inşaatına başlayıp yarısını bitirmişler. Bu sıradaysa Numenor’da bir, maksimum iki gün geçmiş. Sonra tekrar bakıyoruz Elrond tekrar cücelerin yanına gitmiş. Bir de dostu Drun’in özellikle sakladığı bir şey olduğunu öğrenip buna saygı göstermek yerine misafirliğe gittiği evde sırları öğrenmek için çalışıyor falan. Bu sırada Numenor’da bir gün geçiyor. Yani dizide hem mekan hem de zaman kayması çok sayıda var.
Bir de sinir olduğum bir şey daha var. Numenor çaylak askerlerle operasyona çıkıyor ya, neden doğrudan savaş bölgesine gidiyorlar? Neden yanlarında Galadriel de olduğu halde bunu yapıyorlar? Ben olsam önce Elf limanlarına giderim. Derim ki “Gil Galad’la görüşmek istiyorum”, Gil Galad’ın desteğini alırım, yanımda üç yüz çaylak Numenor askerinin yanı sıra en azından yüz – iki yüz kadar savaşmayı bilen elf birliği de olur. Öyle giderim orkların görüldüğü son yere. Kraliçenin yerinde olsam derim ki “Ta ebesinin nikahından kalktık, Orta Dünya için geldik. Bir zahmet siz de üç – beş sakal atın orta dünya için”. Ama yok, siz elfleri boş verip kılıç sallamayı bilmeyen, hatta kışlaları olmadığı için pazar yerinde talim yapan askerlerle savaşa gidin tabi.
Galadriel’in koca kıtayı yüzerek geçebileceğini sanmasını falan pas geçiyorum zaten, o kısmı mantıklı bulan yoktur sanırım. Neyse ki Sauron yardımına koştu da onu önce sala alarak kurtardı sonra da Galadriel suya düşünce tekrar suya atlayıp kurtardı. Galadriel yatsın kalksın Sauron’a dua etsin. Ya abilerim, ablalarım Allah rızası için şu kurduğum cümleye dönüp tekrar bakın. Cidden kafayı yemelik cümle.
Gelelim elflerin solmasına ve “Kendimize mitril iyon pil takarsak tekrar ışıldayabiliriz” demelerine. Canlar, bakın kitaplarda elflerin solması diye bir muhabbet var ve elfler cidden yüzüklerden medet umuyorlar. Burası okey ama ilk olarak işin içinde mitriller yok. Mitrillerin oluşmasının sebebinin silmarillerden biri olduğu muhabbeti de zırvalıktan ibaret.
Burada benim merak ettiğim şey şu; Sauron eğer her şeyi planlı yaptıysa geri zekalı mı bu, neden elflere yüzük yapımını öğretiyor? Çünkü öğretmese elfler iki, bilemedin üç aya Orta Dünya’dan siktirip gidecek. Sauron onların Orta Dünya’da kalmalarına niye yardım etsin ki? Her şey planlı değilse durum daha da saçma. O zaman Sauron tamamen cibilliyetsiz rüzgar onu nereye götürürse oraya hareket eden birine dönüşüyor. Gelin tek tek Sauron über süper bir planla her şeyi ayarlamadı ise neler şans eseri yaşanmış, bir göz atalım.
- Sauron köylülerle beraber gemi kazası geçirmeyi planlamamıştı.
- Sauron gemi enkazının üstünde bir deniz canavarı tarafından neredeyse iki kez yenmeyi planlamamıştı.
- Galadriel tam Valinor’a ulaşmak üzereyken deli bir elfin suya atlayıp Orta Dünya’ya yüzerek geri dönmeye çalışacağını ve bu süreçte de karşılaşacaklarını planlamamıştı.
- Sauron Numenorlular tarafından kurtarılmayı planlamamıştı.
- Sauron demirci loncası rozeti çalarken hapse düşmesini planlamamıştı.
- Sauron Galadriel’in Numenorluların Orta Dünyaya birlik göndermesini ve “Ben kral değilim, olmak da istemiyorum.” dediği halde inatla Galadriel’in onun başına bir taç takmaya çalışmasını planlamamıştı.
- Sauron yaralanınca ya da yaralı taklidi yapınca Galadriel’in onu alıp altı günlük mesafede olan Eregion’a götürmesini planlamamıştı.
Bu liste uzayıp gidiyor. Ya Sauron çok büyük bir ilahi güçle satrancın tüm hamlelerini tahmin etti -ki bunu tahmin edemez. Kitaplarda Gandalf’ın dediği gibi Sauron en çılgın hayallerinde bile yüzüğü yok etmeye çalışacağımızı düşünmez. O buna ihtimal vermiyor, bizim ihtimal verdiğimize bile inanmıyor. Yani Sauron en bariz bazı senaryoları bile hesaplayamadığı durumlar olurken burada her şeyi planladığını düşünmek biraz Pollyannacılık olur. Peki, tüm bu bilgiler bizi nereye götürüyor, söyleyeyim. Sauron’un efendisi Melkor mutlak bir yenilgiye uğrayınca yalnız kalıp Melkor’un bile Valinor’a karşı kazanamadığı savaşı tek başına kazanamayacağını fark edip af dilediği bir dönem mevcut. Ancak sözcü “Seni affetme yetkisine ben sahip değilim. Valinor’a teslim olup orada yargılanmalısın.” dediğinde aşağılanmadan ve başına geleceklerden çekinen Sauron’un teslim olmaktan vazgeçtiği bir dönem var.
Daha sonra Sauron fark ediyor ki efendisi Melkor’un yaptığı gibi bu iş tankla, tüfekle, ejderha ile çözülecek gibi değil. “Zaten ben de Melkor kadar güçlü değilim. Benim zekice planlarla bu durumu dengelemem lazım” diyor ve Annatar formuna bürünerek elfleri kandırmaya başlıyor. Ama bu süreçten önce ciddi ciddi “Valinor’a dönüp af dilesem mi?” diye düşündüğü bir kısım var. Diziye göre bunu engelleyen kişi Galadriel.
Galadriel’i denklemden çıkartsak Sauron ya Valinor’a dönüp özür dileyecek ya da Numenor’da efendi gibi demircide çalışmaya başlayacaktı. Sonra da mutlu mesut yaşayıp gidecekti. Ama Galadriel “Hayır, sen güney topraklarının kralısın” diye diye zorla Sauron’u Orta Dünya’ya geri götürdü. Güneylilere “Vaat edilen kralınız” diye tanıttı, kendi eli ile onu alıp Eregion’a götürdü.
Bu kadar saçmalık çok fazla. Bakın ciddi anlamda dizi çıktığında muhtemelen fanboylar orası burası değiştirildi diye diziyi beğenmeyecek, ben de buralara takılmadığım için diziyi beğeneceğim. Sonra herkes diziyi kötülerken ben savunmak zorunda kalacağım falan sanıyordum. Ama dizi öyle bir çıktı ki feleğim şaştı. Neremle şaşıracağımı bilemedim. Sırf bu incelemede iki farklı yerde “Neyse ki Sauron oradaydı da Galadriel’i kurtardı” cümlesini kullanmak zorunda kaldım.
Neyse, gelelim Galadriel’in Halbrand’ın Sauron olduğunu anladığı kısma. Şimdi yalan yok, bu sekans tüm dizide en çok beğendiğim sekans oldu. Hem sinematografisi ile hem sanat yönetimi ile sahne tam bir başyapıttı. Sauron’un Galadriel’i tarafına çekmeye çalışmasını da beğendim. Her ne kadar geçmiş bölümlerde iki karakter arasına gereksiz bir cinsel çekim koydukları için bir ara Sauron dizlerinin üstüne çöküp tektaş yüzüğü çıkartacak ve Galadriel’e evlenme teklifi edecek diye korksam da yine de sekans çok akıllıcaydı.
Burada bir parantez açmak istiyorum. Pek çok kişi sırf komedi olsun diye yaptığım bazı editlerde “Siz salaksınız, orada Sauron Galadriel’e evlenme teklifi etmiyor. Onu kendi tarafına geçmesi için manipüle ediyor” tarzı savunucu yorumlar yazmışlardı. Onlara cevap vermek istiyorum. Evet, ben de orada yaşanan şeyin tam olarak evlenme teklifi olduğunu düşünmüyorum ama sahneleri dizayn eden kişilerin bizim böyle düşünmemizi istediğine de eminim.
Öncelike Sauron “Seni bir kraliçe yapardım” dedikten sonra Galadriel’in çok seksi bir şekilde “My king” demesi buna bir işaret. Daha da önemlisi geçmiş sahnelerde ikili arasındaki tuhaf bir cinsel gerilim vardı. Hatta son derece klişe olan iki karakter tam öpüşecekken mekana biri gelince birden öpüşme öncesi hazırlık hiç olmamış gibi yapılan o klasik sahne bile dizide vardı. Hatırlamadınız mı? Hatırlatayım. Galadriel tam Adar’ı öldürecekken Sauron ona engel oluyor ve ikisi daha sonra taşa oturup dertleşiyorlar. Sauron diyor ki “Geçmişte yaşananları unutabileceğime hiç inanmıyordum, ta ki bu güne kadar. Yanında savaşınca ben kendimi, içimdekini hissettim. Eğer o duyguya tutunabilirsem, daima peşinden gidersem ve varlığıma nakşedersem o zaman…” diye devam ederken Galadriel araya girip “Ben de hissettim” diyor. Sonra birbirlerinin gözlerinin içine bakmaya başlıyorlar. Derken bir asker Halbrand’ı çağırmaya geliyor. Askerin sesini duyduklarında ise ikisi de sanki bu yakınlaşmadan pişman olmuş gibi gözlerini birbirlerinden kaçırıp o olay hiç yaşanmamış gibi yapıyorlar.
Ben o sahneyi ilk izlediğimde henüz Halbrand’ın Sauron olduğunu öğrenmediğim için “Nasıl olsa Galadriel’in kocası da piyasada olmadığı için herhalde yine bir Elf insan romantizmi yaratacaklar” diye düşündüm. İlerleyen sezonlarda Halbrand “Galadriel senin de ihtiyaçların vardır. Bak kocan ne zamandır ortalıkta yok. Öldüğünü kabul et. Ben sana isteyebileceğin her şeyi sağlarım.” tarzında bir konuşma yapar kesin dedim. Bunları her ne kadar şakayla karışık söylesem de senaristler bizimle taşak geçtiği için artık her şey mümkün gibi göründü bana. Üstelik sekans bana bir şeyi kanıtladı. Genel olarak haklı kişi Sauron’du. Adam ne bu güne kadar yalan söyledi, ne de kötü bir şey yaptı. Aksine elfler Orta Dünya’da kalabilsin diye yüzük yapımını falan öğretti. Ama Galadriel “Düzeltmek mi istiyorsun, hükmetmek mi?” deyince Sauron’un cevabına kızıp kabul etmedi. Sauron o sahnede diyor ki “Her yere peşinden gelip varlığını nakşedersem yani kendime, varlığıma işleyebilirsem inanıyorum ki geçmişi unutabilirim.” Ulan nasıl olsa evren, kitaplar falan yalan oldu. En azından Sauron’un Galadriel aşkı için iyi tarafa geçtiği bir senaryo yazsalar da izlesek.
Zaten bana “Şu an diziden en büyük beklentin ne?” diye sorsanız şunu söylerim; “Bu yapımcılar, senaristler çıkıp diyecekler ki “Biz bu işi tam beceremedik ama hazırda inşa edilmiş bir dünyada var. Biz bu yüzden hikayenin kitapla olan bağlantısını tamamen kopartıp alternatif bir Yüzüklerin Efendisi finali yaratacağız.” dense ben bu duruma okeyim. O zaman derim ki “Babacım bu farklı bir evren, bu bizim bildiğimiz Galadriel değil. Bu bizim bildiğimiz Sauron değil.”
Hatta böyle yaparlarsa en çok istediğim şey de Sauron’la Galandriel’in aşk yaşaması. Savaşı, son ittifakı falan siktir edin. Onları zaten biliyoruz. Ben bu saatten sonra Sauron’la Galadriel’in sevişmesini daha çok istiyorum. Mesela Numenor Orta Dünya’ya gelip Sauron’u esir aldığında Galadriel’in Sauron’u ziyaret etmek için Numenor’a gittiğini, sonra da hapishanede Sauron’u ziyaret ederken cinsel gerilimin gitgide arttığını görsek daha da sonrasında Sauron Galadriel’i aniden kendine çekip öpse, Galadriel onu itip tokat atsa ama Sauron onu tekrar kendine çekip öpse, bu sefer Galadriel de Sauron’a karşılık verse ve hapishanede sevişmeye başlasalar… Ama böyle normal bir sevişme değil, HBO tarzı bir sevişme. Hatta birinin yarı tanrı, birinin de kudretli bir elf olduğunu da göz önünde bulundurarak böyle epik bir sevişme olsa biz de ekran başında dört gözle, tek elle izlesek fena mı olur?
Bu arada siz şaka yaptığımı sanıyor olabilirsiniz ama ciddiyim. Madem kitapta yazanları kavrayamayacak kadar aptal senaristler, en azından alternatif son yazsınlar da Game Of Thrones’taki gibi en azından sonunu merak ederiz.
Düşünsenize sezon 5, Galadriel de Sauron’a aşık olmuş, onu iyi biri yapmaya çalışıyor ama Sauron Melkor’un üzerindeki etkilerini silmekte zorlanıyor. Arada sırada öfke nöbetlerine giriyor ama Galadriel onu sevgi ile ehlileştirip öpe öpe sakinleştiriyor falan.
Öncelikle madde madde dizinin neden kestane olduğuna geçmeden önce bugünlere nasıl geldiğimizi özetleyip daha en baştan ne gibi hatalar yapıldığına göz atmamız lazım. Bundan altı yıl kadar önce Yüzüklerin Efendisi külliyatının bir kısmının yayın haklarının Amazon’a 250 milyon dolar gibi astronomik bir ücrete satıldığını öğrenince içinden “E bunlar bu kadar parayı telife harcadı, diziye para kalmadı.” demiştim. Kısa bir süre sonra ise yeni bir gelişme daha oldu ve Amazon dizi için 1 milyar dolar gibi bir bütçe ayırdığını duyurdu. 250 milyon telif, 250 milyon reklam, 500 milyon dolar ise creatif ve çekim süreci için ayrılmıştı. Yani toplamda 1 milyar dolarlık bir proje ile Amazon dört nala üzerimize doğru geliyordu. Tolkien’in yazdığı kitapları geçtim, mektupları hatta masa üstü notlarını bile okumuşlar. Benim ise bu gelişmeler karşısında adeta nutkum tutuldu. Dedim ki “Nasıl yani?” Milyarder olsam sırf zevk için 1 milyar dolar harcayıp çekmek isteyeceğim bir diziyi benim yerime başka bir milyarder mi yapmaya karar vermiş? Derken beklemeye başladım ancak bir yandan da sürekli gelişmeleri takip ediyordum. Önce dünyanın en pahalı on dijital tasarımcının en az dört tanesinin diziye katıldığını öğrendik.
Bakın, inceleme sırasında zenci elf olayına girmedim bile. O konuda doğrudan incelemem var zaten. Niye zenci elf olmaması gerektiğini uzun uzun anlatıyorum orada.
%99 ihtimalle Gandalf’ı diziye dahil ettiler -ki söylemeye gerek bile yok, Gandalf ve Saruman, Radagast ve iki mavi büyücü yüzükler yapıldıktan sonra Orta Dünya’nın özgür halklarına rehberlik etmek için gemi ile geliyorlar. Hatta onları ilk gri limanların efendisi Cirdan karşılıyor ve elf yüzüklerinden biri kendinde olduğu için onu alıp Saruman’dan gizli bir şekilde “Senin daha çok ihtiyacın olacak.” diyerek Gandalf’a veriyor.
Son olarak benden senaristlere bir tavsiye gelsin. Ne yapın ne edin ilerleyen sezonlarda Gandalf ile Cirdan arasında bir dostluk kurun. Sonra Gandalf’ı Valinor’a tekrar yollayın. Böylelikle tekrar gemiyle gelmesinin ve Cirdan’ın elf yüzükleri kadar önemli bir silahı nasıl ve Gandalf’a gözünü kırpmadan verdiğinin altını doldurursunuz. Ama işte bunlar zeka gerektiren şeyler. O yüzden çok ümitli değilim.
Galadriel’den daha genç olan Cerebimbor’un o kadar yaşlı biri tarafından canlandırılmasına falan değinmeye gerek bile duymuyorum. Bu salaklar elflerin yaşlanma mekaniğini de bilmiyorlar sanırım.
Notlarımda değinmediğim daha 42 madde olduğunu fark ettim. Hepsine değinirsem inceleme bitmez. Ama hiç merak etmeyin. Bu konu benim için yeni Zack Snyder konumuna geldi. İlerleyen incelemelerde konusu açıldıkça bol bol gömerim diziyi, siz de rahatlarsınız. Ben de Zack Snyder’cı arkadaşlar da rahat bir nefes alırız onları saldığım için.
Sanırım benden bu kadar. Hoşça kalın, iyi ki varsınız.