İnceleme The Last of Us

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan Afterbyte
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
  • Mesaj Mesaj 1
  • Görüntüleme Görüntüleme 43
The Last of Us – Kayıp, Bağ ve Umudun En Karanlık Yüzü

Naughty Dog’un 2013 yılında oyuncularla buluşturduğu The Last of Us, video oyunlarında anlatımın ne kadar etkileyici bir seviyeye ulaşabileceğinin en güçlü örneklerinden biri. Salgın sonrası hayatta kalma teması etrafında şekillenen bu yapım, sadece aksiyon ya da korku öğeleriyle değil, karakter gelişimi, duygusal bağlar ve ahlaki ikilemlerle de uzun süre unutulmayacak bir iz bırakıyor.

Açılış: Dünyanın Sonu, Joel’un Başlangıcı​

Oyun, normal bir gecenin felakete dönüşmesiyle başlar. Ana karakterimiz Joel, kız kardeşi ve kızı Sarah ile birlikte salgından kaçmaya çalışırken, dünya bir anda çöker. Herkes paniğe kapılmış, ordu kontrolü kaybetmiş ve insanlar birbirine düşmüştür. Ancak asıl yıkım, Joel’un kendi kızını kaybetmesiyle başlar. Bu sahne yalnızca karakterin değil, oyuncunun da içine çöreklenen ilk travmadır.

Bu kayıp, Joel’u şekillendiren temel kırılmadır. O artık hayatta kalmaya programlanmış, duygularını bastırmış, dünyaya karşı duvarlarını örmüş bir adamdır.

20 Yıl Sonra: Yeni Bir Dünya Düzeni​

Salgının üzerinden yirmi yıl geçmiştir. ABD, karantina bölgelerine ayrılmış, otoriter bir askerî rejim altındadır. Joel ise hayatta kalma içgüdüsüyle yaşayan, kaçakçılık yapan bir adam hâline gelmiştir. Tüm duygusal bağlarını geride bırakmış, yalnızca günü kurtarma refleksiyle hareket etmektedir.

Joel’un hayatına beklenmedik bir şekilde giren kişi, 14 yaşındaki Ellie olur. Ellie, enfekte olmasına rağmen hastalığa karşı bağışıklık geliştirmiştir. Ateş Böcekleri adlı direniş örgütü, bu bağışıklığın insanlık için bir umut olabileceğini düşünür. Joel’un görevi, Ellie’yi karantina bölgesinden çıkarıp Ateş Böcekleri’ne ulaştırmaktır. Bu görev, başlangıçta sadece bir teslimat gibi görünse de, zamanla bir yolculuktan çok daha fazlasına dönüşür.

Yavaş Yavaş Oluşan Bağ​

Joel ve Ellie’nin yolculuğu boyunca geçtikleri her şehir, her karakter ve her olay, bu ikili arasındaki ilişkiyi dönüştürür. Başlangıçta mesafeli ve güvensiz olan Joel, zamanla Ellie’nin enerjisine, dirayetine ve insanlığına karşı gardını indirir. Ellie ise Joel’un korunaklı ama yaralı yapısının arkasındaki gerçek kişiliği tanır.

Yolculuk boyunca karşılarına çıkan zorluklar –avcılar, isyancılar, enfekte olmuş yaratıklar ve kayıplar– sadece fiziksel değil, duygusal bir testtir. Özellikle Joel’un kardeşi Tommy ile olan geçmişi, Henry ve Sam gibi karakterlerle yaşadıkları trajediler, Ellie’nin gitgide daha fazla büyümesine ve Joel’un duvarlarının çatlamasına neden olur.

Kış: Bir Dönüm Noktası​

Oyunun kış bölümünde Joel ağır şekilde yaralanır. Ellie, onu hayatta tutmak için tek başına mücadele eder. Bu dönemde hem hayatta kalmak hem de Joel’u korumak için gösterdiği çaba, Ellie’nin çocukluktan çıkıp olgunlaşmaya başladığı andır. Ellie’nin David isimli bir adam tarafından kandırılmaya çalışılması ve sonrasında bu tehdidi ortadan kaldırması, onun artık yalnızca bir çocuk olmadığını gösterir.

Joel, Ellie’nin yokluğunda ne kadar bağımlı hâle geldiğini fark eder. Aralarındaki ilişki artık bir baba-kız bağına dönüşmüştür. Bu bağ, oyunun sonundaki büyük kararın temelini oluşturur.

Fireflies ve Finaldeki Seçim​

Ellie sonunda Ateş Böcekleri’ne ulaştırılır. Ancak burada Joel, büyük bir gerçekle yüzleşir: Ellie’nin bağışıklığı üzerinden tedavi geliştirilecekse, bunun bedeli onun hayatı olacaktır. Joel, Ellie’yi kaybetmeyi bir kez daha göze alamaz. Bu noktada oyuncu, Joel’un sevgisinin mi yoksa bencilliğinin mi ağır bastığını sorgulamak zorunda kalır.

Joel, hastaneyi basar, doktorları öldürür ve Ellie’yi kurtarır. Fakat bunu ona söylemez. Oyun, Ellie’nin Joel’a bu konuda soru sorduğu ama cevabın belirsiz kaldığı bir sahneyle sona erer. Bu açık uçlu final, oyunun duygusal yoğunluğunu artıran, üzerine düşünülmesi gereken bir kapanıştır.

Karakterlerin Derinliği ve Evrimi​

Joel’un karakteri, bir insanın kayıp karşısında ne hâle gelebileceğini somut bir şekilde gösterir. Sarah’ın ölümünden sonra Joel, hayatta kalmayı duyguların önüne koyar. Ama Ellie ile geçirdiği zaman, onu yeniden bir baba figürüne dönüştürür. Ellie ise başta sadece korunması gereken bir çocuk gibi görünse de, yolculuk boyunca hem zihinsel hem duygusal anlamda büyür. Bu süreçte Ellie’nin mizah anlayışı, merakı ve acıya verdiği tepkiler, oyuncuya onun çok yönlü kişiliğini hissettirir.

Temalar: Sevgi, Kayıp ve Ahlaki Gri Alanlar​

The Last of Us, basit bir “iyi ve kötü” hikâyesi anlatmaz. Joel’un yaptığı seçimler, oyuncuya ahlaki bir netlik sunmaz. Onun kararları sevgiyle bencillik, koruma içgüdüsüyle kontrol arasındaki sınırları zorlar. Ellie’nin ise masumiyetten, acımasız gerçeklerle yüzleştiği bir yetişkinliğe evrilişi; hikâyeyi klasik kahraman yolculuğunun çok ötesine taşır.

Oyun boyunca karşılaştığımız karakterlerin çoğu benzer gri bölgelerde dolaşır. Hiç kimse tam anlamıyla iyi ya da kötü değildir. Bu da oyunun gerçekçiliğini artırır.

Anlatı Yapısı ve Çevresel Hikâye Anlatımı​

Oyunun bölümleri mevsimlere göre ayrılmıştır: yaz, sonbahar, kış ve ilkbahar. Bu yapısal tercih yalnızca estetik bir unsur değil, aynı zamanda Joel ile Ellie arasındaki ilişkinin evrimini yansıtan sembolik bir araçtır. Yaz aylarında mesafe ve güvensizlik hissedilirken, kış bölümünde ilişkileri en güçlü hâline ulaşır. İlkbahar ise hem fiziksel hem duygusal yeniden doğuşu simgeler.

Ayrıca oyun, çevresel hikâye anlatımında son derece başarılıdır. Terk edilmiş evlerdeki mektuplar, duvar yazıları, günlükler ya da karakterlerin çevreye verdikleri tepkiler; hepsi dünyayı daha canlı ve derin hissettirir. Ish adındaki bir karakterin sadece notlarla anlatılan dramatik hikâyesi, ana anlatıya girmese de oyuncuda güçlü bir etki bırakır.

Teknik ve Sanatsal Başarı​

Grafikler, ses tasarımı, karakter animasyonları ve çevre detaylarıyla oyun, dönemi için teknik anlamda çığır açıcıdır. Fakat asıl etkiyi bırakan unsur, anlatının duygusal yoğunluğu ve karakterlere duyulan bağlılıktır. Gustavo Santaolalla’nın müzikleri, anlatıya fon olmaktan çok daha fazlasını yapar: sahneleri hissettirir, oyuncunun ruh hâlini yönlendirir.

Yapım Süreci, DLC ve Serinin Mirası​

The Last of Us’ın başarısı yalnızca hikâyesiyle sınırlı değil. Oyunun yapım süreci de en az oynanışı kadar dikkat çekici. Naughty Dog, hem teknik açıdan hem de duygusal derinlik anlamında oyunculara sinematik bir deneyim sunmak için yıllar süren titiz bir çalışma yürüttü. Motion capture teknolojisi sayesinde karakter animasyonları olağanüstü gerçekçi hale geldi. Oyuncuların mimikleri, jestleri ve ses tonları doğrudan sahneye aktarıldı.

Oyunun orijinal hikâyesine ek olarak yayınlanan Left Behind adlı indirilebilir içerik (DLC), Ellie’nin geçmişine ve bağışıklık kazanmadan önce yaşadığı dramatik olaylara odaklanıyor. Riley ile olan ilişkisi, Ellie’nin duygusal dünyasını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Bu DLC, aynı zamanda Ellie’nin bağışıklığının nasıl fark edildiğini gösteriyor ve ana oyundaki bazı boşlukları ustaca dolduruyor.

The Last of Us, yalnızca bir oyun olarak değil, aynı zamanda kültürel bir fenomen olarak da iz bıraktı. HBO tarafından uyarlanan dizisi, orijinal hikâyeyi geniş kitlelere taşıyarak oyun anlatımının sinematik anlatıya nasıl dönüşebileceğini gözler önüne serdi. Pedro Pascal ve Bella Ramsey’in başrollerinde yer aldığı dizi, hem hayranlardan hem de eleştirmenlerden büyük övgü topladı.

Son Söz​

The Last of Us, ekranda gördüğümüz piksel karakterlerden çok daha fazlasını ifade ediyor. Joel ve Ellie'nin birlikte çıktığı bu yolculuk, bir oyundan beklenmeyecek kadar gerçek duygular, çatışmalar ve kırılmalar barındırıyor. Oyunu bitirdiğinizde, sadece bir hikâye izlemiş gibi değil, sanki birilerini gerçekten tanımış gibi hissediyorsunuz. Belki onları haklı buluyorsunuz, belki yargılıyorsunuz. Ama asla unutamıyorsunuz.

Bu oyun, hayatta kalmanın ötesinde hayatta kalmayı hak etmek üzerine. Sevmenin, kaybetmenin, korumanın ve yıkmanın arasındaki ince çizgide yürüyen bir anlatı. Ve bu anlatının gücü, tek bir doğruya değil, birden fazla gerçeğe alan tanımasından geliyor.

The Last of Us, kalbinizde bir yer edinirse, kolay kolay gitmiyor. Çünkü bazen en çok sessiz kalan hikâyeler, en derinden yankılanır.

Eksik, yanlış bir kısım görürseniz lütfen belirtin. Okuduğunuz için teşekkürler.
 
Kaliteli linear düzenli oyunlar bana kalırsa her zaman açık dünya oyunlarından çok daha iyi olmuştur ve daha akılda kalıcı oluyor.
The Last of Us bunun en güzel yeni nesil örneklerinden birisi olabilir.

Türkçe alt yazı ve dublajı saymıyorum bile, ilk oynadığımda ki deneyimimi yıllar geçse de unutamıyorum...

HBO tarafından uyarlanan dizisi, orijinal hikâyeyi geniş kitlelere taşıyarak oyun anlatımının sinematik anlatıya nasıl dönüşebileceğini gözler önüne serdi. Pedro Pascal ve Bella Ramsey’in başrollerinde yer aldığı dizi, hem hayranlardan hem de eleştirmenlerden büyük övgü topladı.
Bella denen kişinin var olduğu uyarlama diziyi izleyemedim maalesef. Sonuçta bir uyarlama ve karakter uyarlanan karakter hariç her şeye benzeyince inanılmaz tadım kaçtı.
 
Geri
Yukarı Alt